- By Serhat Atik
- |
- Ağustos 8, 2025
- 64 min read
Dijital çağda ticaret artık sınırları aşıyor; 2025 itibarıyla e-ticaret, birçok işletme için vazgeçilmez hale gelmiş durumda. Türkiye’de e-ticaret ekosistemi 2024’te 3 trilyon TL hacme ulaşarak kalıcı bir ekonomik dönüşümü tetikledi ve GSYİH içindeki payı %6,5’e yükseldi. Devlet de bu alana destek veriyor; 2025 yılında KOBİ’lere kolaylık sağlayan çeşitli teşvik paketleri hazırlanmış durumda. Örneğin, 2025 itibarıyla Türkiye’nin e-ihracat hacminin 8 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Peki siz bu dijital pazardan pay almak istiyorsanız nereden başlamalısınız? Bu rehber, e-ticarete yeni başlayanlar ve kendi işini dijitale taşımak isteyen girişimciler ile KOBİ’ler için hazırlanmıştır. Adım adım altyapı seçimi, şirket kurulumu, ödeme sistemleri, pazarlama stratejileri, vergi süreçleri ve platform karşılaştırmaları gibi tüm kritik konuları ele alacağız. Sade ve anlaşılır bir dille, ancak detaylı ve profesyonel bir bakış açısıyla, e-ticaret serüveninize rehberlik edecek bu kapsamlı “E-ticaret Nasıl Yapılır” kılavuzuna hoş geldiniz.
Online alışveriş, 2025’te hiç olmadığı kadar popüler. E-ticaret siteleri ve mobil uygulamalar sayesinde tüketiciler istedikleri ürüne birkaç tıkla ulaşabiliyor. Bu durum işletmeler için de büyük bir fırsat: 2025’te Türkiye’de e-ticaret hacminin yıl sonunda 5 trilyon TL’ye yaklaşması bekleniyor. Yeni başlayanlar için e-ticaret sektörü ilk bakışta karmaşık görünse de doğru adımlarla başarıya ulaşmak mümkün.
E-ticarete adım atarken önce iş modelinizi ve satacağınız ürün veya hizmetleri netleştirmeniz gerekir. Bu, tüm stratejinizin temelini oluşturur.
İş Modeli Seçimi
E-ticaretin farklı iş modelleri vardır. Öncelikle hangi modelin size uygun olduğuna karar vermelisiniz:
- B2C (Business to Consumer – İşletmeden Tüketiciye): Bir işletmenin doğrudan son kullanıcıya satış yaptığı en yaygın modeldir. Kendi web sitenizden perakende satış yapmayı planlıyorsanız bu modele dahilsiniz.
- B2B (Business to Business – İşletmeden İşletmeye): İşletmeler arası toptan satış modelidir. Örneğin üreticiden bayiilere veya toptancılara satış bu kapsamdadır. Eğer müşteri kitleniz diğer işletmeler olacaksa stratejinizi B2B’ye göre kurmalısınız.
- C2C (Consumer to Consumer – Tüketiciden Tüketiciye): Tüketicilerin diğer tüketicilere satış yaptığı modeldir. İkinci el veya el işi ürünler için kullanılan platformlar (örn. sahibinden.com gibi) bu kategoriye girer.
- Dropshipping (Stoksuz Satış): Stok tutmadan, tedarikçiden müşteriye direkt gönderim yapılan iş modelidir. Ürünleri önceden satın almadan, sipariş geldikçe tedarikçi aracılığıyla müşteriye yollayarak maliyetleri düşürebilirsiniz. Ancak doğru tedarikçi seçimi ve entegrasyon önemlidir.
- Hizmet Satışı veya Abonelik Modelleri: Ürün yerine hizmet satıyorsanız (danışmanlık, dijital içerik vb.) veya abonelik kutusu, periyodik ürün gönderimi gibi bir model planlıyorsanız, iş modelinizi buna göre tanımlayın.
İş modelinizi netleştirmek, hedef kitlenizi ve pazarlama yöntemlerinizi de belirlemenize yardımcı olacaktır. Örneğin, B2C modelde sosyal medya ve geniş kitleye hitap eden reklamlar önemliyken, B2B modelde sektör odaklı network ve doğrudan satış yöntemleri öne çıkabilir. Modelinizi seçtikten sonra, şimdi “ne satacağınıza” odaklanma zamanı.
Ürün veya Hizmet Seçimi
Eğer halihazırda satmak istediğiniz belirli bir ürün veya ürün kategorisi yoksa, işe doğru ürün(ler)i seçerek başlamalısınız. Pazar araştırması yaparak hangi ürünlerin talep gördüğünü ve rekabet durumunu analiz edin. Kendi ilgi alanlarınızı da göz önünde bulundurarak, şu soruları sorun (Kamil Keleş’in önerdiği “5H yöntemi” ile):
- Hangi ürünler popüler ve trend? – Güncel olarak sosyal medyada, pazaryerlerinde çok satan veya konuşulan ürünler neler?
- Hangi fiyat aralığı revaçta? – Tüketiciler belli bir fiyat bandındaki ürünlere mi yöneliyor? Hem uygun fiyatlı hem de kârlı ürünler bulmaya çalışın.
- Hangi ürünlerin kâr marjı yüksek? – Satış fiyatı ile maliyet arasındaki farkı yüksek tutabileceğiniz niş ürünler var mı?
- Hangi ürünlerin stoku hızlı tükeniyor? – Bu, talebin yüksek olduğunu gösterir. Popülerlik ve bulunurluk dengesini iyi değerlendirin.
- Hangi sektör veya kategorilerde büyüme var? – Örneğin, 2020’lerin başında evden çalışma ile ofis ekipmanları, akıllı ev ürünleri popüler oldu. 2025’te sağlıklı yaşam, sürdürülebilir ürünler gibi alanlar öne çıkıyor olabilir.
Bu soruların cevaplarını bulmak için pazar trendlerini izleyin. Sosyal medya kanallarında (TikTok, Instagram, Facebook grupları), e-ticaret forumlarında veya Google Trends gibi araçlarda araştırma yapın. Özellikle TikTok ve Instagram’ın keşfet kısımlarında gezindiğinizde, karşınıza çıkan ürün trendlerine şaşıracaksınız. Yurt dışı trendlerini takip etmek de size farklı fikirler verebilir; örneğin İngilizce içerikleri takip ederek Türkiye’de henüz doygunluğa ulaşmamış ürünleri yakalama şansınız var.
Ürün seçerken dikkat: Gerçekten inanmadığınız, kullanmadığınız veya ilgi duymadığınız bir ürünü satmaya kalkışmak uzun vadede zor olabilir. Seçtiğiniz ürün ya da sektöre ilgili olun. Kendi ihtiyaç duyduğunuz, çözdüğü probleme inandığınız bir ürünü pazarlamak hem daha kolaydır hem de daha sürdürülebilir sonuçlar getirir. Ayrıca rakip analizi yaparak piyasada neyin eksik veya geliştirilebilir olduğunu saptayın. Örneğin, mevcut ürünlerde müşteri şikâyetlerini inceleyip, daha iyi bir alternatif sunmak büyük avantaj sağlar.
Ürün veya hizmetinizi belirledikten sonra artık markalaşma adımlarına geçebiliriz.
Bir iş modeli ve ürün fikriniz olduğunda, sırada marka oluşturmak var. Markanız, dijital dünyadaki kimliğinizdir. İyi düşünülmüş bir marka ismi, profesyonel bir logo ve tutarlı bir kurumsal kimlik, müşteri güveni kazanmak için kritik öneme sahiptir.
Marka İsmi Bulun
Marka isminiz, müşterilerinizin sizi hatırlamasını sağlayacak ilk unsurdur. İsim bulurken şu noktalara dikkat edin:
- Anlamlı ama esnek bir isim seçin: İsmin doğrudan bir anlamı olması şart değil, fakat anlam yüklenebilir olmalı. Örneğin “Nike” veya “Adidas” ilk duyulduğunda belirli bir anlam ifade etmeyebilir, ancak zamanla bu markalar anlam kazanmıştır. Sizin seçeceğiniz isim de çok dar veya kısıtlayıcı olmadan, büyüdükçe anlam kazanabilecek türde olmalı.
- Kategoriye ve ruha uygun olsun: İsminiz, içinde bulunduğunuz sektörün ruhunu ve sizin markanızın kişiliğini yansıtabilmeli. Örneğin eğlenceli bir ürün satacaksanız ciddi bir isim yerine daha dinamik bir isim tercih edilebilir.
- Telaffuzu kolay ve akılda kalıcı olsun: Müşteriler isminizi rahat söyleyebilmeli ve duyduklarında akıllarında tutabilmeli. Çok uzun veya telaffuzu zor kelimelerden kaçının.
- Olumsuz çağrışım yapmasın: Seçtiğiniz isim herhangi bir dilde kötü bir anlama gelmesin, toplumsal açıdan olumsuz bir çağrışım barındırmasın. Örneğin güzel bir anlamı olsa bile, başka bir dilde uygunsuz bir anlama gelen isimler ileride problem yaratabilir.
- Tescil edilebilirliği kontrol edin: İsmi belirledikten sonra, ticari marka tescili uygun mu kontrol edin. Türkiye’de Türk Patent ve Marka Kurumu sitesinden ücretsiz sorgulama yapabilirsiniz. İleride hukuki sorun yaşamamak için, mümkünse tescil edilebilir bir isim bulun.
Beyin fırtınası yapın: Bu kriterlere göre birkaç isim alternatifi oluşturun. Aile, arkadaş veya potansiyel müşterilere danışarak geri bildirim alın. Sonunda hem sizin içselleştirebileceğiniz hem de müşteri gözünde profesyonel duracak bir isimde karar kılın.
İsim kontrol listesi: Seçtiğiniz ismin alan adı (domain) ve sosyal medya kullanıcı adları müsait mi? Bir sonraki adımda detaylı bahsedeceğiz, ancak şimdiden düşündüğünüz ismin .com, .com.tr gibi alan adlarının boşta olup olmadığına bakın. Örneğin, Domainr gibi araçlarla hızlıca kontrol edebilirsiniz. Ayrıca Türkiye’de .com.tr alan adı için ticari unvan veya marka tescili gerektiğini unutmayın; eğer .com.tr düşünüyorsanız şirket kuruluşunda ünvanınızı buna uygun seçmelisiniz.
Alan Adı ve Sosyal Medya Hesaplarını Alın
Marka isminizi kesinleştirdikten sonra yapmanız gereken ilk iş, internet alan adınızı (domain) ve sosyal medya kullanıcı adlarınızı tescil etmektir. Dijital varlığınızın tutarlı olması, markanızı korumak ve ileride taklit hesapların önüne geçmek açısından çok önemlidir.
- Alan adı (Domain) kaydı: Alan adınız, müşterilerinizin web sitenize ulaşacağı dijital adresinizdir. Genellikle .com uzantılı bir alan adı tercih etmek en iyisidir, çünkü kullanıcı alışkanlığı bu yöndedir. İmkan varsa markanızla birebir aynı alan adını kaydedin. Müsaitse .com, ayrıca Türkiye’de faaliyet gösteriyorsanız .com.tr uzantısını da almanız önerilir. Mümkünse .net, .org gibi popüler uzantıları da sizin markanıza ait olacak şekilde kaydedin. Bu, gelecekte markanızı kötü niyetli kullanım ve taklitlerden korur. GoDaddy, Namecheap, Turhost gibi domain sağlayıcılarından kolayca satın alabilirsiniz. Alan adları yıllık olarak kiralanır; süresi dolmadan yenilemeyi unutmayın.
- Sosyal medya kullanıcı adları: Domain aldıktan hemen sonra, markanız için önemli sosyal medya platformlarında hesapları oluşturun ve kullanıcı adlarınızı rezerve edin. Örneğin:
- Instagram (instagram.com/markanız),
- Facebook (tercihen bir Facebook Sayfası, kullanıcı adı olarak facebook.com/markanız),
- Twitter (X) (twitter.com/markanız),
- TikTok (tiktok.com/@markanız),
- LinkedIn (şirket sayfası olarak oluşturabilirsiniz),
- Pinterest gibi platformlar.
Bütün platformlarda aynı veya benzer kullanıcı adını almak marka tutarlılığı için idealdir. Örneğin, Kamil Keleş danışmanlığını yaptığı bir markada tüm hesapları veramuu adıyla tutarak, Instagram ve Facebook kullanıcı adlarının sonunda “com” ekleyerek aynı hale getirmiştir (instagram.com/veramuucom, facebook.com/veramuucom). Sizin de yapmanız gereken, seçtiğiniz marka ismine uygun olarak tüm bu platformlarda hesapları hemen kapmak. Henüz aktif olarak o mecrada içerik üretmeyi düşünmeseniz bile isimlerin alınmış olması ileride işinizi kolaylaştıracak ve markanızı koruma altına alacaktır.
İpucu: Sosyal medya hesaplarınızı oluştururken markanızın ismi tüm platformlarda mümkün olduğunca aynı yazılışta olsun. Küçük farklılıklar (örneğin birinde -shop eklemek zorunda kalmak gibi) bile kullanıcıların kafasını karıştırabilir. Eğer marka isminiz bir yerde alınmışsa, o platformda yaratıcı bir çözüm üretin ama yine de tutarlı kalmaya çalışın (örneğin MarkaShopOfficial gibi uzantılar eklemek gerekebilir).
Logo ve Kurumsal Kimlik Oluşturma
Logo, markanızın görsel yüzüdür; kurumsal kimlik ise logonuzla uyumlu renk, yazı tipi ve tasarım öğeleriyle markanızın tüm görsel dilini tanımlar. Profesyonel bir görünüm için bu adımı atlamamak önemli.
- Logo Tasarımı: Eğer bütçeniz elveriyorsa bu işi bir grafik tasarım profesyoneline emanet edin. İyi bir tasarımcı, markanızın hikayesini ve değerlerini yansıtan özgün bir logo yaratabilir. Bütçeniz kısıtlıysa, geçici de olsa çevrimiçi logo oluşturma araçlarını kullanabilir veya Fiverr, Bionluk gibi platformlardan uygun fiyatlı hizmet alabilirsiniz. Logonuz basit, akılda kalıcı ve mümkünse az renkten oluşan bir tasarım olmalı. Çok karışık detaylar, küçük boyutta anlaşılmaz olabilir. Genellikle en fazla 2 veya 3 renk kullanılması tavsiye edilir. Ayrıca logonuzdaki yazı (marka adı) okunaklı olmalıdır; font seçimini buna göre yapın. Slogan kullanacaksanız logoya eklememek, bunu ayrı tutmak daha temiz bir görüntü sağlar. Unutmayın, logonuz her yerde karşımıza çıkacak: web sitenizde, sosyal medya profillerinizde, kartvizitinizde, belki kargo paketlerinizde. Bu yüzden hem dijitalde hem baskıda iyi görünecek bir tasarım olmalı.
- Kurumsal Kimlik: Logo tasarımınız ortaya çıktıktan sonra, markanızın renk paleti ve tipografisini belirleyin. Örneğin logonuz mavi-beyaz ise, web siteniz ve görsel materyalleriniz de bu ana renklerle uyumlu olmalı. Marka renkleri belirlerken rakiplerinizin renklerini inceleyin; benzer sektördeki başarılı markaların hangi renkleri kullandığı fikir verebilir. Markanıza özel bir konsept yaratmak için belirli bir renk tonu veya kombinasyonu sahiplenebilirsiniz (örneğin “Coca Cola kırmızısı” gibi). Ayrıca yazı fontu da kimliğinizin parçasıdır: Logonuzda veya sloganınızda kullandığınız yazı karakteri, web sitenizde ve diğer materyallerde de tutarlı şekilde uygulanabilir. Tasarım bütünlüğü, markanızın amatör değil profesyonel algılanmasını sağlar.
- Tasarım Örnekleri ve Rakip Analizi: Sektörünüzdeki lider markaların logo ve kurumsal kimliklerini gözden geçirin. Örneğin moda sektöründe Zara’nın sade ve şık tipografik logosu bir örnek olabilir. Rakiplerin tipografi, renk, sembol kullanımlarını inceleyerek siz de kendi farkınızı ortaya koyacak bir çizgi belirleyin.
Son olarak, oluşturduğunuz marka ismi ve logosu ile işletmenizi resmileştirme aşamasına geçmeden önce, her şeyin içinize sindiğinden emin olun. Çünkü şirket kurulumu ve tescil işlemleri sırasında belirlediğiniz isim ve logoyu kullanacaksınız.
Resmi Şirket Kurulumu ve Vergi Süreçleri
E-ticaret yapmaya başlamak için resmi bir şirket sahibi olmanız gerekiyor. Hem yasal olarak fatura kesebilmek, sanal POS alabilmek için hem de uzun vadede işinizi büyütmek için en sağlıklı yol, işletmenizi kurumsal bir zemine oturtmaktır. Şirket kurmadan da sosyal medya üzerinden satış yapmaya başlayanlar olabilir ancak bu hem yasal değildir (vergi sorunu yaşarsınız) hem de ölçeklenebilir bir yöntem değildir. Bu adımda, şirket türünüzü seçmekten vergi ve yasal yükümlülüklere kadar dikkat edeceğiniz noktaları ele alacağız.
Şirket Türü Seçimi
Türkiye’de bireysel bir girişimci olarak e-ticarete başlamak için en pratik yol genellikle şahıs şirketi kurmaktır. Şahıs şirketleri kurulumu en kolay ve maliyeti en düşük şirket türüdür; genellikle bir-iki gün içinde resmi olarak şirketinizi açabilirsiniz. Alternatif olarak Limited Şirket veya daha büyük ölçekliyse Anonim Şirket de kurulabilir, ancak bunlar daha karmaşık kuruluş işlemleri ve muhasebe yükümlülükleri getirir. Kısaca farklı türlere bakacak olursak:
- Şahıs Şirketi: Tek kişi tarafından kurulabilir. Kuruluş masrafı ve süreçleri basittir. Vergisel olarak gelir vergisine tabidir (kazanca göre artan oranlarda). Küçük ve orta ölçekli e-ticaret için çoğunlukla yeterlidir.
- Limited Şirket (LTD): Bir veya daha fazla ortakla kurulabilir. Belirli bir sermaye koymanız gerekir (en az 10.000 TL sermaye şartı vardır). Kuruluş işlemleri için noterde ana sözleşme ve ticaret sicil kaydı gerekir. Kurumlar vergisine tabidir (%20 civarı sabit oran). Sorumluluklarınız şirket sermayesi ile sınırlıdır.
- Anonim Şirket (A.Ş.): Büyük ölçekli işlerde tercih edilir, en az 50.000 TL sermaye şartı vardır. Hisse yapısı ve halka açılma imkanı gibi avantajları vardır ama yeni başlayan bir e-ticaret girişimi için genelde gerekli değildir.
E-ticarete yeni başlayıp tek başınıza yürütmeyi planlıyorsanız şahıs şirketi çoğunlukla yeterli olacaktır. Şahıs şirketinizi kurduktan sonra işler büyürse daha sonra limited şirkete dönüştürme imkanınız da vardır. Şirket türü, vergi yükümlülüklerinizi ve resmi defter tutma zorunluluklarınızı da etkiler. Bu nedenle karar vermeden önce bir muhasebeciye veya mali müşavire danışmanız en doğrusu olacaktır. Uzman bir muhasebeci, sizin durumunuza göre en uygun şirket türünü önerebilir ve kuruluş işlemlerinde yardımcı olabilir.
Online şirket kuruluşu: Günümüzde şirket kurmak için eskisi gibi onlarca evrak ile uğraşmak gerekmiyor. Mukellef.co, Mükellef, Ödeal gibi çevrimiçi platformlar veya bazı muhasebe ofisleri, sizin adınıza online olarak şahıs şirketi kurulum işlemlerinizi gerçekleştirebiliyor. Bu hizmetler, vergi dairesi kaydı, ticaret sicil kaydı, gerekli defterlerin açılması gibi işlemleri sizin yerinize hallediyor. Ücret karşılığında hızlı bir şekilde şirket sahibi olabiliyorsunuz. Eğer süreci hızlandırmak isterseniz bu tür dijital hizmetleri inceleyebilirsiniz.
Vergi ve Resmi Yükümlülükler
Şirketinizi kurduktan sonra vergi kanunlarına uygun hareket etmek ve tüm yasal yükümlülükleri yerine getirmek zorundasınız. Bu, e-ticaret işletmenizin sürdürülebilirliği için kritik önem taşır.
- Vergi Numarası ve Beyannameler: Şirket kurulumuyla birlikte bir vergi kimlik numarası alırsınız. Şahıs şirketleri, kendi T.C. kimlik numarası üzerinden vergi mükellefi olur; limited veya A.Ş.’lerde şirket için ayrı vergi numarası verilir. Faaliyet göstermeye başladıktan sonra her ay ve üç ayda bir vergi beyannameleri vermeniz gerekecektir. Örneğin KDV beyannamesi aylık, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi (stopaj vergileri ve çalışan primleri için) üç aylık veya aylık, Gelir Vergisi (şahıs şirketi ise) yıllık, Kurumlar Vergisi (limited/A.Ş. ise) yıllık olarak beyan edilir. Bu noktada bir muhasebeci ile çalışmak neredeyse zorunluluktur, çünkü beyanname süreleri ve hesaplamaları profesyonel takip gerektirir.
- Fatura Kesme: E-ticarette yaptığınız her satış için müşterinize fatura düzenlemeniz gerekir. Basılı fatura yerine artık e-Fatura ve e-Arşiv Fatura sistemleri kullanılıyor. Şahıs şirketi kursanız dahi e-ticaret faaliyetinde aylık belirli bir ciroyu geçmeseniz bile (şu anki mevzuata göre yıllık 500 bin TL eşiği, ancak düzenli e-ticaret yapanların çoğu e-fatura sistemine baştan geçiyor) e-Arşiv Fatura ile dijital fatura kesmeniz tavsiye edilir. Ödeme aldığınız her müşteri için, sipariş tamamlandıktan sonra faturasını e-posta ile iletebilmeli veya pakete ekleyebilmelisiniz. E-fatura için özel entegratör firmalar var (örneğin Paraşüt, Logo, Uyumsoft gibi); onlardan hizmet alarak faturalarınızı dijital olarak yönetebilirsiniz.
- SGK ve Bağ-Kur Durumu: Şahıs şirketi kurduğunuzda işletme sahibi olarak Bağ-Kur kapsamında sigortalı olursunuz. Bu, sosyal güvenlik primlerinizi kendiniz ödemeniz gerektiği anlamına gelir (eğer aynı zamanda bir yerde SSK’lı çalışansanız, o zaman Bağ-Kur muafiyeti olabilir, bunu muhasebecinizle değerlendirin). Limited/A.Ş. ortakları da belli koşullarda Bağ-Kur’lu sayılır. Bu primleri ödemeyi ihmal etmemek gerekiyor.
- Yerel Yasal İzinler: Eğer gıda, kozmetik, sağlık ürünleri gibi özel izin gerektiren ürünler satacaksanız, ilgili bakanlık ve kurumlardan (Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı gibi) onaylı izinleriniz olması gerekir. E-ticarette her ne satıyorsanız, o ürün fiziki bir mağazada satılırken hangi yasal şartlara tabiyse siz de aynı şartlara tabisiniz. Örneğin kozmetik satıyorsanız ürünler TİTCK kaydı gerektirir, gıda satıyorsanız üretim izni, etiketleme yönetmeliğine uygunluk vb. gereklilikler var.
- KVKK ve Mesafeli Satış Sözleşmesi: Web sitenizde Gizlilik Politikası (KVKK metni) ve Mesafeli Satış Sözleşmesi bulundurmak yasal zorunluluktur. KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) gereğince, müşterilerinizin verilerini nasıl sakladığınızı ve kullandığınızı açıklamalısınız. Mesafeli satış sözleşmesi ise müşteri ile yaptığınız satışın şartlarını (teslimat, iade, cayma hakkı vb.) düzenler. Bunları hazırlarken mümkünse hukuki danışmanlık alın veya güvenilir şablonlar kullanın.
Özetle, şirket kurma aşamasını tamamladığınızda artık resmi olarak ticari faaliyete hazırsınız. Şirket ünvanınızın mümkünse marka adınızla uyumlu olmasına dikkat edin (ticaret siciline kayıt yaparken marka adınızı ünvan içinde geçirmek faydalı olabilir). Artık dijital dükkanınızı açmak için geri sayım başlıyor. Sırada e-ticaret operasyonunuzun teknik belkemiği olan altyapı seçimi var.
E-Ticaret Altyapı Seçimi (Platform Karşılaştırmaları)
E-ticaret işinizi kurarken vereceğiniz en önemli kararlardan biri de hangi altyapıyı kullanarak online mağazanızı açacağınızdır. E-ticaret altyapısı, ürünlerinizi sergileyeceğiniz, ödemeleri alacağınız, siparişleri yöneteceğiniz web sitesini ve bunun arka planındaki yazılımı ifade eder. Bunu, fiziksel dünyada bir dükkan açmaya benzetebiliriz: Nasıl ki dükkanın yeri, büyüklüğü, dekorasyonu önemliyse, çevrimiçi mağazanızın altyapısı da müşteri deneyimini ve işlevselliği doğrudan etkiler.
Günümüzde e-ticaret sitesi kurmak için kodlama bilmeden kullanabileceğiniz pek çok çözüm mevcut. Bunları temelde ücretsiz (açık kaynak) altyapılar ve ücretli (hazır paket/SaaS) altyapılar olarak ikiye ayırabiliriz. Hangi türün sizin için uygun olduğuna karar verirken teknik beceri seviyenizi, bütçenizi ve ölçeklenme planlarınızı dikkate almalısınız.
Açık Kaynak (Ücretsiz) E-Ticaret Platformları
Açık kaynaklı e-ticaret yazılımları genellikle ücretsiz olarak sunulur ve kendi sunucunuza kurarak kullanırsınız. Bunlar esnektir ve özelleştirmeye açıktır ancak teknik bilgi gerektirebilir. Popüler açık kaynak e-ticaret platformlarından bazıları şunlardır:
- WooCommerce: WordPress içerik yönetim sistemi için bir eklentidir. Dünya genelinde en yaygın e-ticaret altyapılarından biridir. WordPress sitenize kurarak kolayca ürün ekleme, envanter yönetimi, ödeme alma gibi özellikler kazanırsınız. Kullanımı ücretsizdir, ancak barındırma (hosting) ve domain masrafları size aittir. Eklenti ve tema ekosistemi çok geniştir. Teknik bilgi gerekmesi, ihtiyaca göre eklenti kurulumu ve güvenlik konularına dikkat etmeyi gerektirir.
- OpenCart: Kurulumu ve yönetimi nispeten kolay, açık kaynaklı bir diğer platform. Küçük ve orta ölçekli mağazalar için uygundur. Eklenti ve tema desteği vardır. PHP tabanlı olduğu için, geliştirme gerekirse PHP bilen birine ihtiyaç duyulur.
- PrestaShop: Özellikle Avrupa’da yaygın olan açık kaynak e-ticaret yazılımıdır. Yönetim paneli kullanıcı dostudur. Orta ölçekli projeler için iyi bir çözümdür.
- Magento (Adobe Commerce): Çok güçlü ve kapsamlı bir platformdur. Açık kaynaklı Magento Open Source versiyonu büyük ölçekli işletmeler tarafından kullanılıyor. Ancak Magento teknik açıdan ağır bir platform olduğundan küçük başlayan biri için fazla gelebilir; ciddi sunucu kaynağı ve geliştirme uzmanlığı ister. (Adobe Commerce adıyla ücretli kurumsal versiyonu da mevcut.)
- Drupal Commerce (Drupal için) veya Joomla + VirtueMart gibi diğer CMS tabanlı çözümler de mevcuttur ancak Türkiye’de daha az popülerdir.
Açık kaynak platformların avantajı, özgürce özelleştirebilme imkanıdır. Kodlarına erişiminiz olduğundan, bir geliştirici yardımıyla istediğiniz her özelliği ekleyebilirsiniz. Ayrıca lisans ücreti ödemezsiniz. Öte yandan, dezavantajları da vardır: teknik bakım sizin sorumluluğunuzdadır (güncellemeler, güvenlik yamaları, yedeklemeler), iyi bir barındırma hizmeti seçmeniz gerekir (site hızınız ve kesintisizliği buna bağlıdır) ve başlangıçta kurulum/ayarlar için biraz öğrenme eğrisi olabilir. Ücretsiz altyapılar bazı noktalarda teknik bilgi gerektirir, bu da bir yazılımcıyla çalışmanıza sebep verebilir. Yine de bütçe dostu bir çözüm olarak pek çok girişimci tarafından tercih edilmektedir.
Hazır Paket ve SaaS (Ücretli) E-Ticaret Platformları
Ücretli e-ticaret altyapıları, ya tek seferlik bir paket yazılım satın alarak ya da aylık abonelik (SaaS – Software as a Service) modeliyle kullanabileceğiniz çözümlerdir. Bu tür platformlar teknik yükün büyük kısmını sizin omuzlarınızdan alır; daha az teknik bilgiyle hızlıca mağaza açmanıza imkan tanır. İşte 2025 itibarıyla yaygın olarak kullanılan bazı ücretli platformlar:
- Shopify: Küresel ölçekte en popüler SaaS e-ticaret platformu. Aylık abonelik ücretiyle kullanılır. Kullanımı oldukça kolaydır, teknik bilgi gerektirmez; barındırma, güvenlik gibi konular Shopify tarafından halledilir. Tema ve uygulama marketi sayesinde mağazanızı özelleştirebilirsiniz. Türkiye’de de kullanılabiliyor ancak arayüz İngilizce ve ödeme için ya Shopify Payments (Türkiye’de yok) dışında entegrasyon yapmanız gerekiyor.
- Wix eCommerce: Sürükle-bırak site tasarım özellikleriyle tanınan Wix’in e-ticaret planları da mevcut. Küçük ölçekli mağazalar için idealdir, kodlama bilmeden şık mağazalar kurulabilir. Aylık sabit ücretlidir.
- BigCommerce, Squarespace Commerce, WooCommerce.com (WordPress.com üzerinden) gibi yabancı SaaS çözümleri: Bu platformlar da benzer şekilde barındırma dahil paket sunarlar. Her biri farklı planlar ve komisyon yapıları sunabilir.
- IdeaSoft: Türkiye’de e-ticaret denince akla gelen lider paket yazılım sağlayıcılardan. Türkçe yönetim paneli, Türkiye’ye özgü ödeme/kargo entegrasyonları hazır gelir. Farklı paketleri vardır, yıllık ücretlendirilir. Teknik destek ve eğitim materyalleri de sunar.
- Ticimax: Türkiye’de yaygın bir diğer e-ticaret platformu. Hazır temalar, pazaryeri entegrasyonları, kargo ve muhasebe entegrasyonları gibi birçok özellikle geliyor. Yıllık lisans ücreti vardır.
- T-Soft: Köklü yerli e-ticaret altyapılarından. Büyük markalara da hizmet veren, sağlam altyapılı bir çözümdür. Farklı ölçeklere göre paketleri mevcut.
- İdeasoft, Ticimax dışında: Faprika, EticSoft, İkas, Projesoft, PlatinMarket gibi Türkiye’de faaliyet gösteren birçok paket yazılım firması bulunuyor. Bunların her biri çeşitli özellikler, tema seçenekleri ve entegrasyonlarla birbirleriyle rekabet halindeler. Örneğin İkas, son dönemde hem mağaza sitesi hem pazaryeri yönetimini tek panelde sunan yenilikçi bir platform olarak öne çıkıyor; Faprika ve Projesoft da orta ve büyük ölçekli firmalara yönelik çözümler sunuyor.
Bu ücretli platformların avantajları şunlardır: teknik detaylarla (sunucu, güvenlik, yazılım güncelleme) uğraşmazsınız; hızlı kurulumla belki de birkaç gün içinde sitenizi açabilirsiniz; çoğu, tema ve modül mağazası sunarak ihtiyaçlarınıza eklentilerle cevap verir. Ayrıca yerli platformlar Türkiye’deki banka ve kargo sistemlerine hazır entegre geldiği için işler çok kolaylaşır. Dezavantaj olarak ise, genellikle aylık veya yıllık bir maliyet taşırlar ve bu maliyet ciro arttıkça artabilir (bazıları işlem başına komisyon da alabiliyor). Ayrıca kapalı kaynak oldukları için, platformun izin verdiği ölçüde özelleştirme yapabilirsiniz; çok spesifik bir isteğiniz varsa yazılımcınızla kendiniz yapma özgürlüğünüz kısıtlı olabilir.
2025 Platform Trendleri: Global ölçekte 2025’in en popüler e-ticaret platformları listesinde Shopify, Wix, BigCommerce, Adobe Commerce (Magento), WooCommerce, Squarespace gibi isimler öne çıkıyor. Hangi platformu seçerseniz seçin, dikkat edeceğiniz bazı temel kriterler var:
- Hız: Site hızı, hem SEO açısından hem kullanıcı deneyimi açısından kritiktir. Seçtiğiniz altyapı hızlı yüklenen bir yapıya sahip olmalı.
- Güvenlik: SSL sertifikası zorunlu. Platformun güvenlik açıkları olmamalı, düzenli güncelleme almalı. (Müşteri verilerini koruma, PCI-DSS uyumluluğu gibi konular özellikle önem kazanır.)
- Entegrasyonlar: Kullandığınız altyapı, popüler ödeme sistemleri, kargo firmaları, pazaryerleri, muhasebe programları gibi araçlarla kolay entegre olabilmeli. (Örneğin bir platformun Trendyol, Hepsiburada gibi pazaryeri entegrasyonu varsa iş yükünüz azalır.)
- Ölçeklenebilirlik: İşiniz büyüdükçe altyapınız bunu kaldırabilmeli. Ürün sayınız binleri bulduğunda, anlık ziyaretçi trafiğiniz arttığında site performansınız düşmemeli.
- Müşteri Desteği: Özellikle teknik bilginiz sınırlıysa, seçtiğiniz platformun iyi bir müşteri desteği sunması çok değerli. Takıldığınızda hızlı destek alabilmelisiniz.
- Maliyet: Bütçenize uygun olmalı. Ücretsiz bir çözüm seçseniz de onun getireceği diğer maliyetleri (hosting, geliştirici) hesaba katın. Ücretli çözümde de aylık bedelin dışında ekstra komisyon veya eklenti ücretleri var mı bakın.
Aşağıda açık kaynak ve hazır paket platformları ana hatlarıyla karşılaştıran bir tablo yer alıyor:
| Platform Türü | Örnekler | Teknik Gereksinim | Maliyet | Avantajlar | Dezavantajlar |
| Açık Kaynak (Self-Hosted) | WooCommerce (WordPress), OpenCart, PrestaShop, Magento | Orta – Kurulum ve özelleştirme için teknik bilgi gerekebilir. Sunucu yönetimi sizde. | Yazılım ücretsiz; hosting, domain ve geliştirici ücreti size ait. | Tam kontrol ve özelleştirme özgürlüğü. Topluluk desteği, eklentiler çok. | Teknik sorumluluk sizin: bakım, güvenlik, performans yönetimi. Başlangıçta kurulum zaman alabilir. |
| SaaS / Paket (Hosted) | Shopify, Wix, Ideasoft, Ticimax, İkas, T-Soft | Düşük – Teknik işler platformca halledilir. Sürükle-bırak ile site kurulabilir. | Aylık/yıllık abonelik ücreti (ve bazen satışlardan komisyon). | Hızlı kurulum, teknik destek mevcut, güncellemeler otomatik. Entegrasyonlar hazır gelir. | Aylık maliyet sürekli. Özelleştirme sınırlı (platform izin verdiği kadar). Başka platforma geçiş zor olabilir. |
Bu tabloyu inceleyerek kendi önceliklerinize göre karar verebilirsiniz. Teknik ekibiniz yoksa ve hızla başlamak istiyorsanız SaaS platformlar daha cazip gelebilir. Bütçeniz kısıtlıysa ve öğrenmeye açıksanız açık kaynakla başlayıp, gerektiğinde destek alabilirsiniz. Önemli olan, iş modelinize en uygun platformu seçmek. İleride platform değiştirmek mümkün olsa da zahmetli bir süreçtir; o yüzden en başta iyi araştırma yaparak karar vermeniz en iyisi.
Seçiminizi yaptıysanız, artık sanal mağazanızı oluşturmaya başlayabiliriz. Fakat müşteriye ürün göndermek ve ödemeleri almak için iki kritik konuda daha anlaşma yapmalısınız: kargo şirketi ve ödeme (Sanal POS) sağlayıcısı.
Kargo ve Lojistik Çözümleri (Kargo Şirketi ile Anlaşın)
Online mağazanızdan satış yaptığınızda, ürünleri müşterilere güvenli ve hızlı biçimde ulaştırmak birinci önceliklerden biridir. E-ticarette başarılı olmak sadece web sitesiyle bitmez; lojistik operasyonlarınızın da sorunsuz işlemesi gerekir. Bu nedenle bir veya birden fazla kargo/shipping firması ile anlaşma yapmalısınız.
Neden kargo anlaşması? Bireysel olarak da her satış sonrası kargo şubesine gidip paket gönderebilirsiniz, ancak bu hem maliyetli olur (tekil gönderim ücretleri yüksek) hem de operasyonel olarak verimsizdir. Bir kargo firmasıyla kurumsal anlaşma yaptığınızda, indirimli gönderi ücretleri alırsınız, kurye çağırıp kapıdan paket aldırabilirsiniz ve müşterilerinize daha uygun kargo bedeli veya ücretsiz kargo gibi kampanyalar sunmanız mümkün hale gelir.
Uygun Kargo Şirketini Seçme
Türkiye’de yaygın olarak kullanılan kargo firmalarından bazıları: Yurtiçi Kargo, Aras Kargo, MNG Kargo, Sürat Kargo, UPS, PTT Kargo, FedEx/TNT (uluslararası için) vb. Her firmanın kendine göre avantajları olabilir. Örneğin birinin şube ağı daha geniştir, diğerinin uzak bölgelere teslimatı daha hızlıdır, bir diğeri büyük hacimli gönderilerde iyidir vs. İlk etapta, rakipleriniz hangi kargo firmalarını kullanıyor bakabilirsiniz. Aynı sektördeki firmaların sıkça tercih ettiği kargo firmaları, o sektörde deneyimli olabiliyor.
Kargo şirketi seçerken dikkat edilecek noktalar:
- Hizmet Kalitesi ve İtibar: Gönderimlerde hasar, kaybolma, geç teslim gibi sorunlar yaşanma oranı nedir? İnternette kullanıcı yorumlarını ve şikayet sitelerini inceleyebilirsiniz. Müşterilerinizin ilk fiziksel temas noktası kargo olacağı için, kötü bir kargo deneyimi markanızı olumsuz etkiler.
- Fiyat ve İndirim Oranları: Aylık tahmini gönderi adetlerinize göre kargo firmalarından teklif alın. Genellikle belli bir adet üstü gönderi yapacağınızı taahhüt ederseniz indirim oranları artar. Farklı firmalardan fiyat teklifi toplayıp karşılaştırın. Sadece fiyata da odaklanmayın; biraz daha pahalı ama sağlam hizmet veren bir kargo, ucuz ama kötü olandan iyidir.
- Bölge ve Kapasite: Hedef müşterileriniz belli bir coğrafi bölgede yoğunlaşacaksa, o bölgede güçlü dağıtım ağı olan firmaları tercih edin. Örneğin sadece Türkiye içine gönderim yapacaksanız uluslararası uzmanlığa gerek yok, ancak yurtdışına da satış planlıyorsanız DHL, UPS gibi global taşımacıları da değerlendirmeniz lazım.
- Entegrasyon: E-ticaret altyapınız ile kargo firmasının entegrasyonu var mı bakın. Birçok kargo firması, e-ticaret sitelerine API veya yazılım desteği sunarak siparişlerin otomatik olarak kargo sistemine iletilmesini sağlar. Bu entegrasyonlar operasyonu hızlandırır, manuel adres girişi hatalarını azaltır.
- Kapıda Ödeme ve Diğer Hizmetler: Eğer müşterilerinize kapıda ödeme seçeneği sunmayı düşünüyorsanız, seçeceğiniz kargo firmasının bu hizmeti verip vermediğini ve komisyon oranlarını öğrenin. Ayrıca iade lojistiği, belirli zaman diliminde teslim gibi ek hizmetler de bazı sektörler için önem taşıyabilir.
Nasıl anlaşma yapılır? Genellikle kargo firmalarının kurumsal satış temsilcileriyle görüşerek yapılıyor. Firmanın web sitesinden “kurumsal müşteri” başvurusu yapabilir veya bölgenizdeki kargo operasyon müdürlüğüne ulaşabilirsiniz. Aylık tahmini kargo adetlerinizi ve ortalama paket ağırlık/ölçülerinizi belirtip fiyat isteyin. Örneğin “Aylık ~100 adet 1-5 kg arası paket göndereceğim” dediğinizde buna göre size birim fiyat teklifleri sunacaklardır. Bu tekliflerde kısa mesafe/uzun mesafe, şehir içi/şehirler arası gibi değişkenler olur. Teklifleri alın, kıyaslayın ve yazılı sözleşme yapmaktan çekinmeyin. Sözleşmede fiyatlar, fatura ödeme vadesi (genelde aylık faturalandırma olur), kayıp/hasar sorumlulukları gibi maddeler olacaktır.
Öneri: Mümkünse birden fazla kargo firmasıyla anlaşmalı çalışın. Örneğin birini ana taşıyıcı, diğerini yedek olarak kullanabilirsiniz. Böylece birinde aksama olursa diğerini devreye sokabilirsiniz. Ayrıca müşterilere seçim sunmak (örneğin “Aras ile teslimat” veya “PTT ile teslimat” gibi) bazen faydalı olabilir, zira bazı müşterilerin belirli kargo firmalarıyla kötü deneyimleri olabilir ve tercihlerini kullanmak isteyebilirler.
Türkiye’de e-ticaretle uğraşan işletmelerin en çok tercih ettiği kargo şirketleri listesine baktığımızda genellikle Yurtiçi, PTT, UPS, Aras, MNG, Sürat ön plana çıkıyor. Her birinin hizmet kalitesini değerlendirin. Örneğin;
E-ticarette lojistik zincirinin sağlıklı işlemesi, müşteri memnuniyeti için kritik önem taşır. Yukarıdaki görselde depo paketleme sürecinden kargo dağıtımına uzanan e-ticaret lojistik sürecinin bir kesiti görülüyor. Ürünlerin sağlam kutularla paketlenmesi, doğru adresleme, kargo etiketlerinin düzgün basılması ve güvenli bir taşıma, marka itibarınızı doğrudan etkiler. Unutmayın: müşteriniz satın aldığı ürünü sabırsızlıkla bekler ve kargo deneyimi olumsuz olursa tüm alışverişin değeri gözünde düşebilir.
Maliyet ve müşteri deneyimi dengesi: Kargo anlaşmanız sayesinde örneğin 30 TL yerine 20 TL‘ye gönderi yapabiliyorsanız, bu indirim size rekabet avantajı sağlar. Dilerseniz ücretsiz kargo barajı koyabilir (belirli tutar üzeri alışverişte kargo bedava gibi), dilerseniz müşteriye kargo ücreti olarak makul bir rakam yansıtıp kalanını siz karşılayabilirsiniz. İlk başta kargo maliyetlerini optimize etmek kar marjınızı korumak adına önemlidir ancak asla en ucuz ama en kötü hizmeti seçmek gibi bir hataya düşmemelisiniz. Kötü kargo deneyimi, iade oranlarını ve müşteri şikayetlerini artırarak uzun vadede size daha büyük maliyet yazabilir.
Kargo konusunu çözdükten sonra, artık müşterilerinizden online ödeme alabilmek için gerekli altyapıyı kurmaya geçebiliriz. Bu da bizi sanal POS ve ödeme sistemleri konusuna getiriyor.
Online Ödeme Sistemleri (Sanal POS) ile Anlaşma
Bir e-ticaret sitesinin can damarı, ödeme alabilme kabiliyetidir. Müşterileriniz sepetini doldurup ödeme sayfasına geldiğinde sorunsuz bir şekilde ödemesini yapabilmeli. Bunun için bankalarla veya ödeme aracı kurumlarıyla çalışarak sitenize sanal POS entegre etmeniz gerekiyor. Sanal POS, web sitenizde kredi kartı/banka kartı ile tahsilat yapmanızı sağlayan sistemdir.
Sanal POS Nedir ve Nasıl Çalışır?
Klasik bir mağazada fiziksel POS cihazı nasıl kart çektirerek ödeme alıyorsa, e-ticaret sitesinde de sanal POS aynı işi dijital ortamda yapar. Müşteri kart bilgilerini girdiğinde, sanal POS onu ilgili bankaya iletir, provizyon alır ve ücreti tahsil eder. Siz de belirli bir tahsilat süresi sonunda (genelde ertesi gün veya birkaç gün valörle) ödemenizi banka/ödeme kuruluşundan alırsınız.
Sanal POS kullanabilmek için birkaç seçeneğiniz var:
- Banka Sanal POS’u: Her banka, üye işyerlerine sanal POS hizmeti sunar. Örneğin İş Bankası, Garanti BBVA, Yapı Kredi gibi bankalarda hesabınız varsa, başvuru yaparak kendi sitenize o bankanın sanal POS’unu entegre edebilirsiniz. Ancak tek tek her banka ile anlaşmak zahmetli olabilir; ayrıca her banka ayrı teknik entegrasyon demektir.
- Ödeme Aracı Kurumları (Ödeme Aggregator’ları): Türkiye’de İyzico, PayTR, Sipay, Paynet, Paratika, Moka, Paymes (Shopier) gibi BDDK lisanslı ödeme kuruluşları bulunur. Bunlar size tek bir entegrasyonla, birçok bankanın kartlarından tahsilat yapma imkanı sunar. Yani her banka için ayrı sözleşme derdiniz olmaz. Ödeme kuruluşları, tahsil edilen tutar üzerinden belirli bir komisyon alır (örn. %2 – %3 arası değişebilir iş hacmine göre). Genelde bu kuruluşlarla çalışmak KOBİ’ler ve yeni başlayanlar için çok pratik bir çözümdür.
- Alternatif Ödeme Yöntemleri: Kredi kartı dışında havale/EFT, kapıda ödeme, hatta yeni nesil dijital cüzdanlar (FAST ile ödeme, mobil cüzdanlar) gibi yöntemleri de sunabilirsiniz. Özellikle Türkiye’de bazı müşteriler kapıda nakit ödemeyi veya havale yapmayı tercih edebiliyor. Havale/EFT ile ödemede müşteriye iban verip parayı yatırmasını istersiniz; bu yöntemi kullanacaksanız ödeme takibini sıkı yapmalı ve açıklama kodları istemelisiniz.
Ödeme Firması Seçimi ve Entegrasyon
Kargo seçiminde olduğu gibi, ödeme sistemi seçiminde de siteler arası entegrasyon ve komisyon oranları önemli kriterler. Eğer e-ticaret altyapınızı hazır paket olarak seçtiyseniz (Ideasoft, Shopify vs.), muhtemelen bu platformlar birçok ödeme firmasına hazır entegrasyon sunar. Seçiminizi yapıp API anahtarlarını girerek aktif hale getirebilirsiniz. Açık kaynak platformda ise biraz teknik kurulum yapmanız gerekebilir (çoğu ödeme firmasının WooCommerce, OpenCart eklentileri mevcut).
Türkiye’de en çok tercih edilen sanal POS/ödeme firmalarına baktığımızda İyzico, PayTR, PayU, İpara, Moka, Param, Paynet, Paratika, Shopier, Paybull gibi isimler öne çıkıyor. Bu firmaların sunduğu hizmet aslında benzer olsa da komisyon oranları, ek hizmetleri (taksit imkanı, fraud (sahtecilik) önleme araçları, linkle ödeme, taksitli satış, iade kolaylığı gibi) ve entegrasyon kolaylıkları açısından farklılık gösterebilir.
Dikkat edeceğiniz noktalar:
- Komisyon Oranı ve Ödeme Vadesi: Ödeme kuruluşları, sattığınız ürün bedelinden belli bir yüzdeyi komisyon olarak alır. Bu oran genelde %1,5 ile %3,5 arasında değişebilir. Cironuz arttıkça veya pazarlık yaptıkça oran düşebilir. Ayrıca tahsil edilen parayı hesabınıza kaç günde geçirdikleri önemlidir (T+1, T+3 gibi). Kimi firma ertesi gün öder, kimi hafta sonunda ödeme yapmaz vs. Bu nakit akışı için kritik olabilir.
- Taksitli Satış İmkanı: Türkiye’de kredi kartına taksit imkanı satışları artıran bir faktör. Çoğu ödeme kuruluşu bankalarla anlaşmalı olarak taksit yapmanıza olanak tanır. Ancak taksitli satışın da ayrı komisyon maliyetleri olabilir (bunu üstlenip üstlenmemek sizin stratejinize bağlı).
- Teknik Entegrasyon ve Panel Kullanımı: Seçeceğiniz firmanın yönetim paneli kullanışlı mı, anlık olarak işlemleri takip edebiliyor musunuz? Teknik dökümantasyonları iyi mi? Geliştirici için SDK, eklenti sunuyorlar mı? Örneğin İyzico ve PayTR, WooCommerce ve diğer platformlar için eklentiler sağlıyor ve kurulumu çok kolay hale getiriyorlar. Bu, sizin için artı puan olmalı.
- Güvenlik ve PCI-DSS: İyi bir ödeme firması, fraud (dolandırıcılık) riskine karşı gelişmiş filtrelere sahip olur. Sizin sitenizde şüpheli bir işlem olduğunda uyarı verebilir veya engelleyebilir. Bu hem sizi hem müşteriyi korur. Bütün yasal ödeme kuruluşları PCI-DSS (Payment Card Industry Data Security Standard) uyumludur, yani kart verilerini güvenle işleyebilirler. Bu standarda uygun olmasına dikkat edin (zaten BDDK lisanslı olanlar bu şartı sağlar).
- Ek Özellikler: Bazı sağlayıcılar ödeme linki gönderme, mobil uygulama üzerinden ödeme alma, pazaryeri modülü (sitenizde farklı satıcılar varsa ücret dağıtma) gibi ekstra özellikler sunabilir. İhtiyacınıza göre bunları da değerlendirin.
Ödeme Kuruluşu Başvurusu: Genellikle web sitelerinden online başvuru formu dolduruyorsunuz. Sizden şirket evraklarınız istenir (vergi levhası, imza sirküleri, faaliyet belgesi gibi) ve sitenizin adresini incelemeye alırlar. Sitenizde gizlilik politikası, iade koşulları, iletişim bilgileri gibi temel unsurların bulunması gerekir, yoksa onaylamazlar. Başvurunuz onaylandıktan sonra entegrasyon adımlarıyla sitenize test modunda kurulum yapıp deneme işlemi gerçekleştirirsiniz. Her şey yolunda ise gerçek işlemlere açılır.
Birden Çok Ödeme Seçeneği Sunma: Tek bir ödeme firmasına bağlı kalmak zorunda değilsiniz. Örneğin İyzico ile anlaştınız ama bakıyorsunuz bazı müşteriler Banka Havalesi istemiş, o seçeneği de ekleyebilirsiniz. Ya da hem İyzico hem PayTR ekleyip hangisi ekonomik avantajlı ise onu önceliklendirebilirsiniz. Ancak operasyonel olarak basitlik genelde iyidir, çok dağıtmadan, güvenilir bir veya iki yöntemle başlamak tavsiye edilir.
Son olarak, ödeme sisteminizi kurarken, mutlaka test işlemleri yapın. Farklı kartlarla (Visa, Master, farklı bankalar, mümkünse debit kart, kredi kartı) denemeler yaparak sistemin doğru çalıştığını teyit edin. Müşteri, ödeme esnasında sorun yaşarsa büyük olasılıkla sepeti terk edecektir. Bu nedenle ödeme sayfanız akıcı ve hatasız olmalı.
Not: Ödeme sisteminizi kurduktan sonra, sitenizde SSL sertifikası etkin olmalıdır (adresiniz https:// ile başlamalı). Kredi kartı bilgileri gibi hassas veriler ancak SSL ile şifrelenmiş bağlantılarda gönderilebilir. İyi haber, çoğu e-ticaret altyapısı artık otomatik SSL sağlıyor veya hosting firmanız ücretsiz Let’s Encrypt SSL sunuyor.
Böylece e-ticaret sitemizin altyapısını, lojistik ve ödeme konularını kurduk. Artık geriye mağazamızı görsel olarak hazırlamak ve ürünlerimizi ekleyip satışa başlamak kalıyor. Sıradaki adımımız web sitemizin tasarımı ve içeriklerinin hazırlanması olacak.
Web Sitesi Tasarımı ve Kullanıcı Deneyimi
E-ticaret sitenizin tasarımı, aslında sizin dijital mağazanızın vitrinidir. Müşteriler siteye girdiğinde ilk izlenimleri burada oluşur. İyi bir tasarım sadece estetik olarak güzel olmakla kalmaz, aynı zamanda kullanıcı dostu olmalı ve güven vermelidir. Şimdi sitenizi tasarlarken dikkat edeceğiniz ana unsurlara bakalım:
Genel Tasarım Prensipleri
- Basitlik ve Tutarlılık: Web sitenizi mümkün olduğunca sade, gereksiz karmaşıklıktan uzak tasarlayın. Ana sayfada müşteriyi bilgi bombardımanına tutmak yerine, net bir değer önerisi, öne çıkan ürünler veya kampanyalar ve basit menü yapısıyla ilerleyin. Renk şemanız ve fontlarınız kurumsal kimliğinizle uyumlu ve her sayfada tutarlı olsun. Örneğin markanızın belirlediği 2 ana renk varsa, butonlarınız, başlıklarınız bu renklerle uyumlu olmalı.
- Mobil Uyum (Responsive Design): 2025’e geldiğimizde Türkiye’de e-ticaret trafiğinin büyük bölümü mobil cihazlardan geliyor. Sitenizin mobil cihazlarda sorunsuz çalışması şarttır. Tasarımı yaparken veya tema seçerken, mutlaka telefon ve tablet görünümünü test edin. Menülerin mobilde kolay erişilebilir olması, yazıların okunaklı boyutta olması, butonların tıklanabilir büyüklükte olması kritik. (Unutmayın, “Mobil duyarlı tasarım”, Google’ın da SEO kriterleri arasındadır.)
- Navigasyon (Gezinme) ve Kategori Yapısı: Ziyaretçiler istedikleri ürüne veya bilgiye kolayca ulaşabilmeli. Menünüzü ve ürün kategorilerinizi mantıklı bir hiyerarşiyle düzenleyin. Ana menüde çok fazla ana kategori koymamaya çalışın; alt kategorileri açılır menülerle sunabilirsiniz. Ayrıca sitenizde bir arama çubuğu mutlaka bulundurun, böylece doğrudan ürün arayanlar zahmetsizce bulabilir.
- Ana Sayfa Tasarımı: Ana sayfanız genellikle yeni ziyaretçilerin ilk gördüğü yer olacak. Burada markanızı iyi ifade edin: Üst kısımda çarpıcı bir görsel veya banner ile varsa kampanyanızı ya da en popüler ürününüzü gösterin. Kısa bir slogan ya da değer önerisi de ekleyebilirsiniz (“Türkiye’nin en doğal kozmetik ürünleri”, “Uygun fiyatlı elektronik adresi” gibi). Ana sayfada ayrıca öne çıkan kategoriler, yeni gelen ürünler veya fırsat ürünleri bölümleri koymak ziyaretçinin ilgisini çeker. Amaç, ziyaretçinin dikkatini çekecek bir şey bulup tıklamasını sağlamak.
- Güven Ögeleri: E-ticarette güven çok önemli. Sitenizin tasarımına güven verici unsurlar ekleyin: müşteri yorumları, ödül veya sertifikalarınız varsa logoları, HTTPS güvenlik göstergesi (tarayıcıda güvenli yazısını zaten SSL ile alacaksınız), iade ve müşteri hizmetleri bilgileri gibi detaylar müşteriyi rahatlatır. Özellikle ödeme sayfasına doğru ilerlerken, “3D Secure ile güvenli ödeme” gibi ibareler koymak terk etmeleri azaltabilir.
Örnek bir e-ticaret site tasarımı konsepti. Görselde bir çevrimiçi mağazanın ana sayfası temsili olarak görülüyor: Sol üstte marka logosu, üst menüde kategoriler, ana görsel banner’da öne çıkan kampanya mesajı var. Ürün listeleri temiz bir grid yapısıyla sunuluyor. Bu gibi modern ve temiz bir arayüz, kullanıcıların sitede rahat gezmesini sağlar ve marka profesyonelliğini yansıtır.
Önemli Sayfalar ve İpuçları
- Ürün Sayfaları: Her ürün için detaylı ve anlaşılır bir ürün sayfası hazırlayın. Ürün fotoğrafları yüksek kaliteli ve çok açılı olmalı (mümkünse zoom yapma imkanı ile). Ürün açıklaması özgün ve tatmin edici bilgi vermeli – teknik özellikler, boyut, malzeme, kullanım talimatı vb. ne gerekiyorsa ekleyin. Fiyatı net görünür yapın, indirim varsa önceki fiyatı gösterin. “Sepete Ekle” butonu dikkat çekici bir renkte ve kolay bulunur yerde olsun (genelde sağ tarafta büyükçe bir buton). Tasarım uzmanları kritik çağrı aksiyon butonlarının yeşil veya turuncu gibi renklerde olmasını, kırmızıdan kaçınılmasını öneriyor (örneğin sepete ekle butonunu kırmızı yapmayın çünkü kırmızı genelde uyarı/hata algısı yaratabilir). Ayrıca ürün sayfasında stok durumu, kargo bilgisi (tahmini teslim süresi) ve iade şartları gibi bilgiler bulunması müşterinin karar vermesini kolaylaştırır.
- Sepet ve Ödeme Sayfası: Kullanıcılar ürünleri sepetlerine ekledikten sonra, sepet sayfasında ek maliyetleri şeffaf olarak görmeliler (kargo ücreti, varsa vergi, indirim kuponu alanı vs.). Adım adım ilerleyen checkout (ödeme) süreci olmalı: Önce adres bilgileri, sonra kargo seçimi, sonra ödeme seçimi gibi mantıklı bir sırayla formları doldurtun. Tek sayfada çok fazla alan gösterip bunaltmamaya çalışın. Checkout sürecinde mümkün olduğunca sade ve dikkat dağıtıcı olmayan bir tasarım kullanılır, böylece kullanıcı satın almaya odaklanır.
- Hakkımızda & İletişim Sayfaları: Bu sayfalar müşterilerin güvenini kazanmak için önemlidir. Hakkımızda’da markanızın hikayesini kısaca anlatın, mümkünse ekip veya işletme fotoğrafları koyun. İletişim sayfasında fiziksel adres, e-posta, telefon ve varsa canlı destek bilgilerinizi verin. Bu bilgilerin sitenizin alt kısmında (footer’da) kısaca bulunması da iyi olur.
- S.S.S. (Sık Sorulan Sorular): İade politikası, kargo süresi, ödeme yöntemleri, beden tablosu (giyim için) gibi yaygın soruların cevaplandığı bir bölüm hazırlayın. Bu hem müşterilerin bilgiye hızlıca ulaşmasını sağlar hem de destek ekibinizin yükünü azaltır.
- Blog veya İçerik Sayfaları: İçerik pazarlaması açısından blog tutmak çok faydalıdır (SEO’ya da katkı sağlar). Eğer vakit ve kaynak ayırabilirseniz, ürünlerinizle ilgili rehber yazıları, sektörel trend yazıları gibi içerikler oluşturun. Örneğin bir giyim e-ticaret sitesi iseniz “2025 Yaz Modası Trendleri” gibi bir yazı çekebilir ve ürünlerinizi buna yedirebilirsiniz. Bu tür içerikler organik trafik getirebilir.
“E-Ticarette Fotoğraf Satar!” – Ürün Görsellerinin Önemi
Bir e-ticaret sitesinde ürün fotoğrafları belki de en kritik tasarım unsuru. Kullanıcı ürünü dokunarak, görerek alamayacağı için fotoğraflarınızdaki kalite, satışa dönüş oranını doğrudan etkiler. Kamil Keleş’in de vurguladığı gibi, “E-ticarette fotoğraf satar!”. Bu nedenle:
- Ürün fotoğraflarınızı profesyonel çekin veya çektirin. İmkanınız varsa bir stüdyo kurun; beyaz arka planlı, aydınlık fotoğraflar elde edin. Işıklandırma, yüksek çözünürlüklü kamera ve doğru açı önemli.
- Her ürünü birden fazla açıdan görüntüleyin: önden, yandan, yakından detay, varsa ambalajı vs. Müşteri ürünü elinde inceliyormuş hissine yaklaşmalı.
- Mümkünse kullanım halinde veya ölçek gösteren fotoğraflar ekleyin. Örneğin bir mobilya satıyorsanız, odada duruşunu gösteren bir foto; giyim satıyorsanız model üzerinde duruşu; elektronik satıyorsanız cihazı kullanırken gösteren bir fotoğraf çok faydalıdır.
- Ürün videoları da son yıllarda çok popüler. Kısa tanıtım videoları eklemek (örneğin ürün 360 derece dönerken çekim, veya kullanım demonstrasyonu) müşterinin kararını olumlu etkiler.
- Fotoğraflar kötü ise, tasarımınız ne kadar iyi olursa olsun profesyonel görünüm zedelenir. Gerekirse bu alana yatırım yapın veya eğitim alın. Çünkü kötü fotoğraf, iyi tasarlanmış bir siteyi bile ucuz gösterir.
Kullanıcı Deneyimi (UX) ve Dönüşüm Optimizasyonu
Tasarımınızı oluşturup siteyi yayına aldınız diyelim. Bitmedi – sürekli gözlemleyip geliştirmek gerekecek:
- Analitik Takibi: Sitenize Google Analytics (GA4) veya benzeri bir analitik aracı mutlaka kurun. Hangi sayfada kullanıcılar ayrılıyor, sepetten dönüşüm oranı nedir, bunları takip edin. Örneğin birçok kullanıcı ödeme sayfasına gelip orada vazgeçiyorsa, belki de ödeme sayfanızda sorun var (fazla alan doldurtuyorsunuz veya belirli bir ödeme seçeneğinde hata oluyor) – bunu analitik verilerden anlayabilirsiniz.
- Isı Haritaları ve Kayıtlar: Araç olarak Microsoft Clarity veya Hotjar gibi ücretsiz seçenekler var. Kullanıcıların tıklama ısı haritalarını, sayfada gezinirken kayıtlarını anonim olarak izlemenizi sağlar. Bu yolla örneğin bir butonun çok aşağıda kaldığı için görünmediğini veya bir yazının yanlış anlaşılmaya yol açtığını fark edebilirsiniz.
- A/B Testleri: Trafiğiniz belli bir seviyeye geldiğinde, farklı tasarım ögelerini test ederek dönüşümü artırmaya çalışın. Örneğin “Sepete Ekle” butonunun rengini turuncudan yeşile değiştirsem tıklamalar artıyor mu?”, “Ücretsiz kargo banner’ını üste koysam satışa etkisi ne?” gibi soruları testlerle ölçebilirsiniz.
- Site Hızı: Tekrar vurgulamak gerekirse site hızına çok dikkat edin. Tasarıma fazla büyük görseller koymak, gereksiz scriptler kullanmak siteyi yavaşlatabilir. Google’ın PageSpeed Insights gibi araçlarıyla hız skorunuza bakın ve mümkün olduğunca iyileştirin. Kullanıcılar 3 saniyede yüklenmeyen sayfayı terk etme eğiliminde.
Unutmayın, iyi bir kullanıcı deneyimi sağlayan site, ziyaretçileri müşteriye dönüştürme olasılığını artırır. Amazon, Trendyol gibi devlerin site tasarımları belki çok “şık” görünmeyebilir ama son derece işlevseldir, çünkü sürekli veriye dayalı optimize ederler. Siz de güzel görünen ama kullanışsız bir site yerine, hem şık hem kullanımı kolay bir site hedeflemelisiniz.
Artık sitemiz de hazır hale geldiğine göre, dijital mağazamız kapılarını açmaya hazır diyebiliriz. Bundan sonraki adım, bu mağazaya müşteri çekmek ve satışları başlatmak. Sırada e-ticaretin belki de en geniş konusu olan dijital pazarlama stratejileri var.
Dijital Pazarlama Stratejilerine Başlayın
Online mağazanızı açtınız, ürünleriniz listelendi, her şey çalışıyor. Peki müşteriler kendiliğinden gelecek mi? Tabii ki hayır. Dijital pazarlama, e-ticaret işinizi görünür kılmak ve potansiyel müşterilere ulaşmak için yapacağınız tüm tanıtım ve reklam faaliyetlerini kapsar. Fiziksel bir dükkan açtığınızı düşünün; nasıl ki müşteri çekmek için tabelalar, broşürler, belki açılış kampanyaları yaparsınız – e-ticarette de benzer şekilde dijital ortamlarda kendinizi tanıtmanız gerekiyor.
Dijital pazarlama çok geniş bir alan, ancak burada e-ticaret siteleri için en önemli kanalları ve stratejileri özetleyeceğiz:
Başlıca Pazarlama Kanalları
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO): Google arama sonuçlarında üst sıralarda çıkmak, uzun vadede en değerli trafik kaynaklarındandır. SEO, sitenizin teknik yapısını ve içeriklerini Google’ın kriterlerine uygun hale getirmeyi içerir. Örneğin sayfa başlıklarınızın içerikle uyumlu olması, özgün ürün açıklamaları kullanmanız, site hızınızın iyi olması, mobil uyumlu olmanız, diğer sitelerden sizin sitenize kaliteli bağlantılar (backlink) gelmesi gibi pek çok faktör SEO’yu etkiler. SEO organik (ücretsiz) trafik sağlar ama emek ve zaman ister. Bir SEO stratejisi oluşturup özellikle ürünlerinizle ilgili anahtar kelimelerde içeriklerinizi optimize etmeye çalışın. (Örneğin “doğal taş kolye al” diye arayan biri eğer sizin sitenizi buluyorsa, bu harika bir kazanç.)
- Sosyal Medya Pazarlaması: Instagram, Facebook, TikTok, YouTube, Twitter(X), Pinterest gibi platformlar hem organik hem reklamlı olarak müşteri kazanabileceğiniz alanlar. Ürünlerinize uygun mecraları seçip içerik üretin. Örneğin görsel ağırlıklı bir sektörse Instagram ve Pinterest, gençlere hitapsa TikTok, iş dünyasına yönelikse LinkedIn gibi öncelikleri belirleyin. Sosyal medyada düzenli paylaşımlar yaparak bir topluluk oluşturmaya çalışın. Ayrıca buralarda reklam vermek de oldukça etkili. Instagram & Facebook Reklamları, hedef kitle kırılımı yaparak (yaş, ilgi alanı, konum vs.) ürünlerinizi ilgili kişilerin önüne çıkarabilir. E-ticaret siteleri için özellikle yeniden pazarlama (remarketing) reklamları çok verimli olur: Sitenizi ziyaret eden ama almadan çıkan kişilere sosyal medyada ürün reklamınızı göstermek gibi.
- Arama Motoru Reklamları (SEM/Google Ads): Google’da belirli anahtar kelimelerde üst sıralarda çıkmak için reklam verebilirsiniz. Örneğin “kadın spor ayakkabı” aramasında sitenizin reklamını en üstte göstermek, hemen satış getirebilir. Google Ads, tıklama başına maliyet modeliyle çalışır, bütçenize göre anahtar kelime teklifleri verirsiniz. Doğru optimize edilirse çok etkili bir satış kanalıdır çünkü niyeti yüksek kullanıcıları yakalar. Ayrıca Google Alışveriş reklamları (ürün görsel ve fiyatıyla listelenen Shopping Ads) e-ticaret siteleri için müthiş dönüşüm oranlarına sahiptir.
- İçerik Pazarlaması: Kendi blogunuzda veya sosyal platformlarda yararlı içerikler sunarak hem kitleyi çekmek hem de güven oluşturmak mümkündür. Mesela bir makale, bir video veya infografik hazırlayıp bunu hedef kitlenizin ilgi duyacağı konuda yayınlayabilirsiniz. “Bu rehber gibi içerikler aslında bir içerik pazarlaması örneğidir.” Okuyucuya değer sağlayıp, sizin uzmanlığınızı gösterir. Blog yazılarınız arama motorlarından trafik çekebilir veya sosyal medyada paylaşılırsa yeni kitlelere ulaşabilir. İçerik pazarlaması sabır ister ama markanızın otoritesini kurar.
- E-posta Pazarlaması: Mağazanızdan alışveriş yapan veya bülteninize kaydolan müşterilere belirli aralıklarla e-postalar göndermek, tekrar satış elde etmenin yollarından biridir. Yeni ürün duyuruları, indirim kampanyaları, özel fırsatlar e-posta ile iletilebilir. Ancak bu kanalda dikkat: Spam yapmamalı, gerçekten değerli içerik sunmalısınız. Kişiselleştirilmiş e-postalar (ör. “Ali Bey, sepette bıraktığınız üründe %10 indirim kazandınız” gibi) çok etkilidir. E-posta pazarlaması için MailChimp, Sendinblue, veya yerli çözümlerden Kullanıcı (Userguiding) gibi araçlar kullanılabilir. E-posta listesi oluşturmak için sitenize kayıt formları koymayı unutmayın.
- Influencer Marketing: Sosyal medyada yüksek takipçili ve hedef kitlenize uygun içerik üreticileri (fenomenler) ile iş birliği yaparak ürünlerinizi tanıtabilirsiniz. Örneğin makyaj malzemesi satıyorsanız, popüler bir makyaj vlogger’ına ürün gönderip onun incelemesini sağlayabilirsiniz. Influencer’ların güvenilirliği ve takipçi sadakati sayesinde markanıza trafik ve satış çekebilirsiniz. Burada uygun kişiyi seçmek ve iş birliği şeklini doğru kurgulamak önemli (kupon kodu vermek, çekiliş yapmak, vs. gibi).
- SMS Pazarlama: Eski bir yöntem gibi görünse de, kampanya veya bildirim amaçlı SMS göndermek hala etkili olabilir (özellikle geniş kitleye kısa mesajla ulaşmak, örneğin indirim dönemi haberi vermek gibi). Ancak KVKK gereği izinli dataya gönderim yapmanız lazım. Müşterilerinizden telefon numarası alırken pazarlama izni almayı unutmayın.
- Pazaryeri Stratejileri: Kendi siteniz dışında Trendyol, Hepsiburada, N11, Amazon TR gibi pazaryeri platformlarında da mağaza açmak bir pazarlama stratejisi olarak değerlendirilebilir. Bu konuya bir sonraki bölümde ayrıca değineceğiz, ancak pazaryerlerinde bulunmak markanızın görünürlüğünü artırabilir ve oradaki trafik sayesinde ek satış kanalı yaratır.
Bu kanallar arasında, başlangıçta sınırlı kaynakla hepsini birden mükemmel yapmanız zor olabilir. En etkili olacağına inandığınız 2-3 kanala odaklanarak başlayın. Örneğin hemen reklam bütçeniz yoksa önce sosyal medyada organik olarak varlık göstermeye ve SEO’ya odaklanın. Veya bütçeniz varsa hızlı satış için Google Ads + Instagram reklamını deneyin. Zamanla ölçüp, hangisi dönüşüm getiriyorsa oraya yatırımı artırırsınız.
Pazarlama Planı ve Bütçesi
Bir dijital pazarlama planınız olmalı. Aylık olarak ne kadar bütçeyi reklama ayırabilirsiniz? Bu bütçeyi hangi kanala nasıl dağıtacaksınız? Örneğin bütçenizin %50’sini Google, %30’unu Instagram/Facebook, %20’sini influencer iş birliği gibi planlayabilirsiniz. İlk aylarda bu bir test-learning süreci olacak. Küçük bütçelerle A/B testleri yaparak hangi reklam görseli daha çok tıklanıyor, hangi kitleyi hedefleyince satış geliyor gibi verileri toplayın.
Ayrıca pazarlama yaparken kampanya ve promosyonlar kurgulayın. Örneğin ilk kez alışveriş yapacak müşterilere hoş geldin indirimi (siteye üye olanlara tek seferlik %10 kupon gibi), belirli döneme özel kampanyalar (Anneler Günü, Black Friday, Yılbaşı vb.) planlayın. Bu kampanyaları tüm kanallarınızdan duyurarak bir sinerji yaratın.
Veri Analizi ve Sürekli İyileştirme
Dijital pazarlamanın güzelliği, hemen her şeyin ölçülebilir olmasıdır. Hangi gönderiniz kaç kişi tarafından beğenildi, hangi reklam kaç satış getirdi, e-postanızın açılma oranı ne – bunları izleyip, sonuçlara göre sürekli stratejinizi güncelleyin. Eğer Google Analytics, Facebook Pixel ve benzeri takip araçlarını kurduysanız, yeniden hedefleme (retargeting) en büyük dostunuz olacak. Sitenize gelip ürün bakan ama almayan kitleye, sonraki günlerde reklam göstererek akıllarına tekrar düşebilirsiniz. Bu yöntem e-ticaret pazarlamasında çok sık kullanılır ve gayet etkilidir (eminim siz de internette gezince sepetinize atıp vazgeçtiğiniz ürünlerin reklamlarını sıkça görmüşsünüzdür).
Kamil Keleş, pazarlama kısmında ayrıca şu entegrasyonları mutlaka yapın diyor: Google Analytics, Meta Pixel, Google Ads dönüşüm kodu, Microsoft Clarity gibi analiz araçları. Bunlar sayesinde kullanıcı davranışlarını ve reklam performansını takip ederek dataya dayalı kararlar alabilirsiniz. Veri olmadan yönetim olmaz prensibini benimseyin.
Dijital pazarlamada başarılı olan markalar genelde 4-5 ana kanalda koordineli varlık gösteren, müşteriyi birden çok temas noktasında yakalayan markalardır. Örneğin müşteri önce Google’da sizi görür, siteye gelir. Sonra Instagram’da reklamınızı görür. Sonra bir influencer sizin üründen bahseder. Bu çoklu dokunuş stratejisi müşterinin güvenini pekiştirir ve satın alma ihtimalini artırır.
Stratejilerinizi uygulamaya başladıktan sonra sabırlı olun. İlk günlerde belki satış gelmez ama markanız duyulmaya başlar. Dijital pazarlama bir süreç işidir; iyi optimize edilmiş kampanyalar bazen birkaç hafta içinde meyve verir, SEO ise aylara yayılır. Önemli olan tutarlı ve sürekli olmaktır.
Artık e-ticaret siteniz aktif, pazarlama çarkları dönmeye başladı. Kendi siteniz üzerinden markanızı büyütürken, bir de pazaryerleri gibi ek satış kanallarını değerlendirerek satış hacminizi artırma imkanı var. Son adım olarak ona göz atalım.
+1: Pazaryerlerinde Yer Alın (Ek Satış Kanalları)
Kendi e-ticaret sitenizi kurup markanızı oluşturduğunuzda, tek satış kanalınız bu site olmak zorunda değil. Aksine, Türkiye’deki büyük pazaryeri platformlarında mağaza açmak, marka bilinirliğinizi ve satışlarınızı destekleyici bir hamle olabilir. Hatta bazı girişimler önce pazaryerlerinde satış yapıp, belirli bir büyüklüğe ulaşınca kendi sitesini açıyor. Pazaryeri derken, üçüncü parti platformlar olan Trendyol, Hepsiburada, N11, Amazon, ÇiçekSepeti, GittiGidiyor (2022’de kapanmıştı eBay’in TR operasyonu), PttAVM gibi siteleri kastediyoruz.
Pazaryerlerinde var olmanın artılarına ve dikkat edilmesi gerekenlerine bakalım:
Neden Pazaryeri?
- Hazır Müşteri Kitlesi: Bu platformlar milyonlarca ziyaretçiye sahip. Kendi sitenize trafik çekmek zaman alırken, pazaryerinde listelenince anında büyük bir kitleye ürün sunmuş olursunuz.
- Güven Unsuru: Özellikle yeni bir markaysanız, kendi sitenizden alışveriş yapmakta tereddüt eden müşteri pazaryeri üzerinden almayı daha güvenli bulabilir (zira pazaryerinin marka bilinirliği ve iade/teslimat güvenceleri var). Örneğin Trendyol’dan alışverişe alışkın bir müşteri, sizi orada görünce daha rahat sipariş verebilir.
- Operasyonel Kolaylık: Bazı pazaryerleri lojistik hizmeti de sunuyor (Trendyol’un veya Hepsiburada’nın kendi fulfillment hizmetleri gibi). Bu hizmetleri kullanırsanız depolama, kargolama konusunda destek alabiliyorsunuz.
- Marka Bilinirliğini Artırma: Pazaryerinde müşteriler belki sizin markanızı bilmiyorken ürününüzü satın alacak, memnun kalırsa sonra Google’da sizi aratıp kendi sitenizden de alışveriş yapmaya başlayacak. Yani pazaryeri bir nevi müşteri kazanma kanalı gibi da görülebilir.
Hangi Pazaryerinde Olmalı?
Türkiye içi satış için en popüler pazaryerleri: Trendyol, Hepsiburada, N11, ÇiçekSepeti, PttAVM, Amazon TR olarak sayılabilir. Sattığınız ürün kategorisine göre bazıları diğerlerinden daha güçlü olabilir. Örneğin moda & giyim için Trendyol çok kuvvetli, elektronik için Hepsiburada veya Amazon tercih edilebiliyor, hobi-el işi ürünleri için ÇiçekSepeti’nin özel bölümü var vs. Hepsine birden girmek mümkün, ancak operasyonu iyi yönetebilmek lazım.
Yurt dışı satış (e-ihracat) hedefliyorsanız, Amazon (global), Etsy (özellikle el yapımı/özel tasarım ürünler için) gibi platformlara da girebilirsiniz. Aliexpress, eBay gibi platformlar da dünyaya açılma imkanı sunar. Bu global pazaryerlerinde satış yapmanın ayrı zorlukları var (dil, kargo, gümrük vb.), ama başarılı olursanız döviz geliri elde ederek büyük avantaj sağlayabilirsiniz.
Dikkat Edilecekler
- Komisyon Oranları: Pazaryerleri satış başına komisyon alır. Kategoriye göre değişmekle birlikte %5 ila %20 arasında komisyonlar görebilirsiniz. Bu oranları fiyatlandırmanıza yansıtmanız gerekir. Kar marjınız düşükse pazaryerinde zararına satış yapma riski olabilir, dikkatli hesap yapın.
- Rekabet ve Fiyatlandırma: Pazaryerleri çok rekabetçidir. Sizinle aynı ürünü satan başkalarıyla yan yana listelenirsiniz. Fiyat avantajınız yoksa satış almak zor olabilir. Ayrıca bazı pazaryerleri, aynı ürünü satanları fiyat veya puana göre sıralayarak “Buy Box” mantığıyla çalışır (özellikle Amazon). Dolayısıyla pazaryeri stratejisi genelde hacim odaklı ve rekabetçi fiyatlı olmayı gerektirir.
- Marka İmajı: Kendi sitenizde müşteri tamamen sizin markanızla muhatapken, pazaryerinde platformun markası öndedir, siz arka planda kalırsınız. Müşteri çoğu zaman kimin sattığına değil, ürün puanı ve fiyata bakar. Bu nedenle pazaryerinde yüksek müşteri memnuniyeti puanları almanız çok önemli. İyi paketleme, hızlı gönderim, müşteri sorularına cevap verme gibi kriterlerde iyi performans gösterirseniz puanlarınız yükselir ve listelerde öne çıkarsınız. Kötü hizmet verirseniz yorumlarınız kötü olur ve satışlar düşer. Bu durum marka imajınıza da dolaylı yoldan etki eder.
- Entegrasyon ve Stok Yönetimi: Birden fazla kanalda satış yapıyorsanız (kendi siteniz + pazaryerleri), stokları ve siparişleri iyi senkronize etmelisiniz. Aksi halde bir ürünü iki farklı yerde aynı anda satıp stoğunuz yetersiz kalabilir. IdeaSoft, Ticimax gibi platformlar veya bazı harici yazılımlar (Entegra, Akakçe ePtt, etc.) çoklu kanal entegrasyonu sunuyor. Otomatik entegrasyon yaparak, siparişleriniz tek panelde toplanabilir veya stoklarınız merkeziden yönetilebilir.
- Pazaryeri Kampanyaları: Trendyol indirim günleri, Hepsiburada Efsane Cuma vs. gibi özel kampanya dönemleri olur. Bu dönemlere katılmak ekstra görünürlük sağlar, ancak genelde ekstra indirim vermek gerekir. Stratejik olarak bazı dönemlerde kârı biraz düşürüp müşteri kazanmak mantıklı olabilir.
Özetle, pazaryerlerinde olmak ek bir satış kanalı olarak değerlendirilmeli. Kendi sitenizin yanı sıra buralardan gelen satışlarla toplam cironuzu büyütebilirsiniz. Bir metaforla, kendi siteniz kendi mağazanız ise, pazaryerleri de kalabalık bir AVM içinde bir stand açmak gibidir. AVM’nin kalabalığından faydalanırsınız ama bir bedel ödersiniz (komisyon) ve yan standlarla rekabet halindesinizdir. Bu dengeyi bilerek, pazaryerlerini kullanabilirsiniz.
Sonuç ve Son İpuçları
Buraya kadar e-ticaret nedir sorusundan başlayıp, iş modelinizi belirleme, şirket kurma, altyapı seçimi, kargo, ödeme, site kurma, pazarlama ve pazaryerleri gibi ana adımları tek tek ele aldık. Amacımız, 2025 yılında geçerli bilgiler ışığında, e-ticarete girmek isteyen girişimciler için yol haritası sunmaktı.
E-ticaret dünyasına adım attığınızda her gün yeni bir şey öğrenecek, belki hatalar yapacak ama tecrübe kazanacaksınız. Bu rehberi bir başlangıç noktası olarak görün. İşinizi büyütmek için sürekli araştırma yapmaya, müşteri geri bildirimlerini dinlemeye ve trendlere ayak uydurmaya özen gösterin.
2025 ve Ötesi: Dijital ticaret alanı sürekli evriliyor. 2025’in trendleri arasında yapay zekanın daha fazla kullanımı (örneğin müşteri hizmetlerinde chatbotlar, kişiselleştirilmiş ürün önerileri), sosyal ticaretin (TikTok Shop gibi) yükselişi, hızlı teslimat seçeneklerinin yaygınlaşması sayılabilir. Web 3.0, metaverse gibi kavramlar bile e-ticarete yeni boyutlar eklemeye hazırlanıyor. Siz de bu gelişmeleri takip ederek iş modelinizi güncel tutmalısınız.
Bağlılık ve Müşteri Deneyimi: İlk satışlarınızı yaptıktan sonra, asıl önemlisi müşteri memnuniyeti olacaktır. Mutlu müşteriler tekrar alışveriş yapar, sizi başkalarına önerir. Ürün kaliteniz, satış sonrası desteğiniz ve dürüst iletişiminiz, uzun vadeli başarınızı belirler. Kargoda sorun çıksa bile müşteriyle empati kurup telafi eden markalar kazanır. Sadık müşteri kitlesi yaratmak için belki ileride sadakat programları başlatabilir, kişiye özel indirimler sunabilirsiniz.
Son olarak, sabırlı ve disiplinli olun. Her girişimde olduğu gibi, e-ticarette de başarı bir gecede gelmez. İlk başta beklentinizden az satış olabilir, reklamlar düşündüğünüz kadar dönüşmeyebilir. Vazgeçmeyin; analiz edin, stratejinizi düzeltin ve devam edin. Bu rehberdeki adımları kendi tecrübelerimiz ve sektördeki en iyi uygulamalar ışığında hazırladık. Umarız faydalı olmuştur ve sizi başarıya giden yolda bir ışık tutar.
Şimdi, öğrendiklerinizi uygulama zamanı. Dükkanınızı dijital dünyada açtınız – bol kazançlar ve başarılı satışlar diliyoruz!
Sık Sorulan Sorular (S.S.S.):
Soru: E-ticaret yapmak için şirket kurmak zorunda mıyım?
Cevap: Vergi mevzuatına göre internetten düzenli satış yapacaksanız evet, şirket kurmanız gereklidir. Şirket olmadan bir iki ikinci el eşya satışı yapılabilir fakat devamlılık arz eden ticari faaliyet vergiye tabidir. Şahıs şirketi kurmak en kolay yoldur ve vergi yükümlülüklerinizi yerine getirerek yasal çalışmanızı sağlar.
Soru: Hangi ürünleri satarak e-ticarete başlamalıyım?
Cevap: Bu tamamen ilgi alanlarınıza, tedarik gücünüze ve piyasa boşluklarına bağlı. Çok genel ürünlerde rekabet fazla olabilir. Niş bir alan bulmak genellikle avantajlıdır. Trendleri araştırın (özellikle 2025’te sürdürülebilir ürünler, kişisel bakım, akıllı ev cihazları gibi alanlar ilgi görüyor olabilir). Ancak sevdiğiniz ve anladığınız bir ürün grubuyla başlamak işi öğrenmenizi kolaylaştırır.
Soru: E-ticaret sitemi kendim kurabilir miyim, yoksa profesyonel yardım almalı mıyım?
Cevap: Eğer teknik konulara yatkınsanız açık kaynak platformlarla veya hazır site kurucularla kendiniz de kurabilirsiniz. Biraz zaman alacaktır ama bütçe dostudur. Teknik bilginiz yoksa veya zamanınız kısıtlıysa, IdeaSoft gibi hazır paketler ya da Shopify gibi yabancı platformlarla kısa sürede siteyi ayağa kaldırabilirsiniz. Üçüncü bir seçenek, profesyonel bir acenteye site yaptırmak – bu daha maliyetlidir ama özel tasarım ve geliştirme isterseniz gerekebilir. Küçük ölçekte başlamada genelde kendi kendine kurma veya hazır çözümler yeterli oluyor.
Soru: Kargo ücretlerini müşteriye yansıtmalı mıyım, yoksa ücretsiz kargo mu sunmalıyım?
Cevap: Bu stratejik bir karardır. Ücretsiz kargo, müşteri için çekici olup dönüşümü artırabilir ancak maliyet size kalır. Genelde belirli bir sepet tutarı üzeri ücretsiz kargo (ör. 150 TL ve üstü ücretsiz) yaygın bir yöntemdir; böylece hem müşteri daha fazla alışverişe teşvik edilir hem de kargo maliyeti kârı çok eritmez. Düşük tutarlı siparişlerde makul bir kargo ücreti almak mantıklıdır. Pazaryerlerinde genelde müşteriler kargo ödüyor, kendi sitenizde de dengeyi bulmalısınız.
Soru: Sosyal medya üzerinden (Instagram, Facebook) satış yapmak mı yoksa web sitesi kurmak mı daha iyi?
Cevap: Sosyal medya üzerinden DM ile satış küçük ölçekte mümkün ve pratik gelebilir, ancak ölçek büyüdükçe yönetimi zorlaşır ve güven vermekte sınırlı kalır. Web sitesi kurmak başlangıçta emek istese de uzun vadede çok daha kurumsal ve sürdürülebilir bir yoldur. En ideali, sosyal medyayı pazarlama kanalı olarak kullanıp trafiği kendi sitenize yönlendirmektir. Instagram’da bir ürün paylaşıp “Link bio’da” diyerek siteye çekmek gibi. Web siteniz, tüm ürün ve siparişlerin merkezi olacaktır.
Soru: E-ticarette başarılı olmak için kaç ayda sonuç alırım?
Cevap: Bu; sektör, ürün, pazarlama bütçesi gibi birçok faktöre bağlı. Doğru ürüne ve iyi bir pazarlama planına sahipseniz ilk aylar içinde satışlar gelmeye başlayabilir. Ancak kârlı bir iş oturtmak genelde 6-12 ay arası sıkı bir çalışmayı gerektirir. İlk başta kazandığınız her şeyi tekrar işe yatırarak büyümeyi hedefleyin. Sabırlı olun, küçük başarıları kutlayın ve öğrenmeye devam edin.
Bu rehberi okuduğunuz için teşekkür ederiz. Artık e-ticaret dünyasına atılmak için donanımlı bir şekilde hazırsınız. Bol şans ve bol kazanç dileriz! 🚀
Swifty ile E-Ticaret Yolculuğunuzu Güçlendirin
Swifty, markaların dijital dünyadaki e-ticaret serüvenine hız katmak ve başarıya ulaştırmak için yola çıkmış bir e-ticaret ve dijital pazarlama ajansıdır. Aktif ya da henüz kurulmamış tüm e-ticaret projelerinizin sorumluluğunu üstlenerek, yılların getirdiği tecrübe ile para ve zamanı boşa harcamadan hızlı, kaliteli ve doğru çözümler sunuyoruz. Sektörde edindiğimiz 13 yıllık birikimi, iyi ve kötü tüm deneyimlerden çıkarılan derslerle harmanlayarak, her ölçekten işletmenin sürdürülebilir dijital büyüme yakalamasına yardımcı oluyoruz.
Comments (2)